Kayseri’de Atatürk Anıtı’na balta ile saldıran Yaşar Kılıçkaya ile yeğeni Zeynep Abdullah’ın yargılanmasına başlandı. Saldırganlardan Kılıçkaya, mesih olduğunu söyleyip, “Allah’ın huzuruna çıkıp, onunla konuştum.” dedi. Yeğen Abdullah da dayısının mesih olduğuna inandığını söyledi. Mahkeme heyeti iki saldırgan hakkında akıl sağlığı raporu talep etti.
Kayseri’de Atatürk Anıtı’na balta ile saldıran iki kişinin yargılanmasına başlandı.
Olay, Kurban Bayramı’nın ilk günü olan 16 Haziran’da saat 11.30 sıralarında Kocasinan’daki Cumhuriyet Meydanı’nda meydana geldi.
Yaşar Kılıçkaya ile Zeynep Abdullah, balta ile Atatürk Anıtı’na saldırdı.
Meydanda görev yapan polis ekipleri, 2 şüpheliye müdahale etti.
Daha sonra olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi.Dayı-yeğen oldukları belirlenen 2 şüpheli gözaltına alınırken, anıtta 13 balta darbesi tespit edildi.
Yaşar Kılıçkaya ile Zeynep Abdullah, işlemleri sonrası tutuklandı.Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlanarak, iddianame düzenlendi.
Kayseri Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede dayı-yeğen hakkında Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret suçundan 1 yıldan 3’er yıla kadar hapis cezası istendi.Kayseri 14’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında, sanık Kılıçkaya ile yeğeni Abdullah hazır bulundu.
İddianamede yer alan, “Bugün putları yıkma bayramı.” ve “Bu demirden adama neden tapıyorsunuz.” şeklindeki sözleri kullanmadığını iddia eden sanık Yaşar Kılıçkaya, “Atatürk’ün şahsına yönelik hakaret kullanmadım. O da bizim gibi bir insan. Onun işi, Allah’a kalmış. Benim onunla bir derdim yok. ‘Kula tapmayın’ dedim. Herhangi bir örgütten talimat almadık. İçimden böyle bir şey yapmak geliyordu. Zeynep de ‘Dayı, ben de gelmek istiyorum’ dedi. ‘Yapma; senin çocuğun küçük, kaldıramazsın’ dedim. Allah’tan başka ardına düşülen her şeye karşı çıkıyorum. Allah’tan başkasını ilahlaştırmayın. Sadece Allah’a iman edin.” dedi.Herhangi psikolojik bir tedavi görmediğini de anlatan Kılıçkaya, “Allah’ın huzuruna çıkıp, onunla konuştum. Bu nedenle kendimi ‘mesih’ olarak görüyorum. Bu eylem önceden düşündüğümüz bir şeydi. ‘Bu demirden adama neden tapıyorsunuz’ demedim. İnsanların bunları bu kadar çarpıtacağını bilemedim. Amacım, bu eylemle insanlara doğru yolu göstermekti. Allah’tan başkasını ulu olarak görmemelerini sağlamaktı. Anlamayacaklarını bilseydim, bu eylemi yapmazdım. Amacım sadece insanları doğru yola sevk etmekti.” diye konuştu.Dayısının mesih olduğuna inandığını söyleyen Zeynep Abdullah ise “Yalnızca Allah’tan başka ulu olmadığını, Allah’ın sıfatlarının başkalarına yüklenemeyeceğini beyan ettik. Allah’a şükür herhangi bir psikolojik tedavi görmedim. Kutsal kitapları okuduğum için dayımın eylemine katılmak istedim. ‘Allah’ın sıfatlarını kullarına takmayın’ ve ‘Allah’tan başka büyük yoktur’ şeklinde sözler söyledik.” diye konuştu.Mahkeme hakimi verdiği ara karar ile sanıkların cezai ehliyetlerinin yerinde olup olmadığının tespiti için Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilmelerine karar verdi.
Hakim, sanıkların eylemlerinin toplumda infiale yol açan bir eylem olması ve henüz akıl sağlığı raporlarının mahkemeye ulaşmaması nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.